16.Ulusal Mimarlık Ödülleri Sergisi Açıldı…

16. Ulusal Mimarlık Ödülleri Sergisi, 19 Ocak Cumartesi günü Gaziantep Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen açılış töreniyle Gaziantepliler’le buluştu.

Mimarların yoğun ilgi gösterdiği açılış töreninde, Mimarlar Odası’na yeni kayıt olan genç mimarlara rozetleri takdim edilirken; yapı dalında başarı ödülü alan ve Türkiye’nin önde gelen mimarlık ofislerinden olan Uygur Mimarlık’ın kurucuları Semra ve Özcan Uygur’un katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirildi.

BASINDAN

Etkinlik kapsamında Uygur Mimarlık kurucuları Semra Uygur ve Özcan Uygur ödül aldıkları Diyarbakır Yenişehir Belediye Binası ve stüdyo pratikleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Ayrıca, mesleğe ilk adımını atan genç mimarlara da rozet takdim edildi.

Mimarlar Odası Başkanı Özgür Girişken, burada yaptığı konuşmada içinde bulunduğumuz dönemin mimarlar için çok zor olduğunu belirterek, mimarlar arasındaki işsizliğin yüzde 20-25’lere yaklaştığı söyledi. Girişken, “Ama bizim umutsuz olmak gibi bir lüksümüz yok. Her dönemin zorlukları ve kolaylıkları vardır. İnanıyorum ki bu zorluğun içerisinde de yeni bir dinamizm çıkaracağız ve bu zorlukları dayanışma ile meslek ahlakını ilkelerini ön planda tutarak geride bırakacağız” dedi.

Gaziantep Sanat Merkezi’nde düzenlenen sergi ve söyleşiye TMMOB Gaziantep Şubesi oda eski başkanları, mimarlar ve çok sayıda yeni mezun katıldı. 16. Ulusal Mimarlık Ödülleri Sergisi’nin açılışı ile başlayan program yeni mezun mimarlara rozet takdim edilmesiyle devam etti. Genç mimarlara rozetlerini oda eski başkanları, mevcut oda Başkanı Özgür Girişken, mimarlar ve söyleşi için Gaziantep’e gelen Semra ve Özcan Uygur verdi.

Rozetlerini alarak mesleğe ilk adımını atan genç mimarların oldukça heyecanlı ve mutlu oldukları gözlendi.

ZORLUKTAN DİNAMİZM ÇIKARACAĞIZ

Mimarlar Odası Başkanı Özgür Girişken, “Değerli meslektaşlar” sözüyle başladığı konuşmada yeni mezun mimarlara çalışma hayatlarında umut ve başarı dileklerinde bulundu. Girişken, “Bu etkinlik vasıtasıyla aramıza yeni katılan genç arkadaşlarımıza ‘merhaba, hoş geldin’ diyebilmek adına bir rozet töreni de düzenlemek istedik. Çok mütevazi, sembolik bir armağan olsa da meslek hayatlarında birliktelikle ve bütünleşerek zor günlerden çıkabilmemiz için bir adım olarak görüyoruz. Umuyorum etkinlik hem mimarlara hem Gazianteplilere güzel bir süreç yaşatır. Böylesine zorlu bir dönemde aramıza katıldığınız için hem tebrik ediyorum hem kolaylıklar diliyorum. Ne yazık ki mimarlar arasındaki işsizlik oranının yüzde 20-25’lere yaklaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Ama bizim umutsuz olmak gibi bir lüksümüz yok. Her dönemin zorlukları ve kolaylıkları vardır. İnanıyorum ki bu zorluğun içerisinde de yeni bir dinamizm çıkaracağız ve bu zorlukları dayanışma ile meslek ahlakını ilkelerini ön planda tutarak geride bırakacağız” diye konuştu.

BİZ KURTARAMADIK SİZ KURTARACAKSINIZ

“Bu geçiş döneminde bize düşen elimizden geldiği oranda, kendimiz geliştirmeye devam etmek” diyen Girişken, umut dolu sözlerle şunları kaydetti: “Meslek ilkelerini savunmaya, kenti, yaşanabilirliği, toplumu ve mimarlık değerlerini savunmaya devam etmek olmalıdır. Umuyorum ki bugünlerde geride kalacak ve çok daha güzel toplantılarda, çok daha güzel umut dolu günleri konuşarak bir arada olacağız. Umuyorum ki size bıraktığımız bu mütevazi armağanlar hayatınız boyunca size eşlik eder. Uğur getirir. Bizim kuşağımız mesleği kurtaramadık ama umarım sizin kuşağınız mimarlığı kurtarabilir.”

Etkinlik kapsamında, Gaziantep’e gelen Uygur Mimarlık kurucuları Semra Uygur ve Özcan da yapı dalında ödül aldıkları Diyarbakır Yenişehir Belediye Binası ve Uygur Mimarlık Stüdyosu’nun pratikleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.

Semra Uygur, genç meslektaşlarına umutlu ve başarılı meslek hayatları olmasını diledi. Gaziantep’in eski yapılarının restorasyon çalışmaları başarılı bulduğunu kaydeden Uygur, “Zaten Antep’in tarihi güzel olduğu için, restorasyon çalışması yapan arkadaşlar da çok bilinçli bir emek vermişler. B u alanlar yaşama daha çok katıldığında Antep çok daha güzel olacak. Kültürel zenginliği çok bol bir şehir zaten” şeklinde konuştu.

YIKIP YENİDEN YAPMAYI KENTLEŞME ZANNEDİYORUZ

Semra Uygur, şehirlerin beton yığınına dönüştürülmesi eleştirerek, şöyle konuştu: “Mimarlık bir yaşama biçimidir. Mimarlık, bulunduğunuz ortamı oranın ihtiyaçlarına göre ne varsa elinizde onunla şekillendirmek orayı mekana, yaşanabilir ve öğretebilir çevrelere dönüştürmek. Kötü ve anlamsız şehirleşme, yapılaşma için malzemeyi suçlamak doğru değil. Betonla çok güzel şeyler yapmak da mümkün.  Burada bir anlayış sorunu var. Kent yaşamı sorunu var. Kentin nasıl olması gerektiğine dair kafamızda soru işareti var. Yıkıp yeniden yapmayı kentleşme zannediyoruz. Kentlerin bir hikayesi var. Anısı, yaşanmışlığı, hafızası var. Bugün Antep’in eski bölgelerine o zamanı bize hatırlatıyor. Biz de bugün içinde eskiden olanlarla birlikte soluk aldığımız için güzel. Bir kokusu, nefesi olduğu için.

BAZI KONULARDA RANT ÖNE GEÇİYOR

Özcan Uygur ise en son 30 yıl önce Gaziantep’e geldiğini geçen süre zarfında kentte çok şeyin değiştiğini söyledi: “30 yılda çok iyi şeyler olmakla birlikte çok kötü şeyler de olmuş. Türkiye’nin genel durumu diye bakıyorum buna. Türkiye’de genel olarak yapılan özellikle bu AVM türü iri yapılaşmalar bana çok doğru gelmiyor. Onun dışında düzgün bir planlama olduğunu düşünmüyorum. Ama bu sadece Gaziantep’e özgü bir şey değil. Tüm Türkiye’nin genel bir sorunu. Bazı konularda rant biraz öne geçiyor. Genel olarak böyle bir sorunumuz var.”

HER ÜNİVERSİTEDE MİMARLIK FAKÜLTESİNİN OLMASI DOĞRU DEĞİL

Uygur, hemen hemen her üniversitede mimarlık fakültelerinin açılması doğru bulmadığı ifade ederek, şunları söyledi: “Mimarlık, zevkli ama zor bir meslek. Bunun kabulleniyorlarsa bu işe girişsinler. Türkiye’de çok hızlı bir mimarlık okulları açıldı. Ama bunların yeteri kadar eğitim aldığını düşünmüyorum. Bu kadar eğitmeye yönelik insan kaynağımız yok. Yani hoca yok, yönlendirecek insan yok. Bir bina, yapı açılıp, bir mimarlık fakültesi kuruluyor ama ben bir takım fakültelere gidiyorum maalesef öğretim kadrosu yok. Buralardan yetişen genç arkadaşlar da tabi yetersiz oluyorlar. Olmaları da çok doğal. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Çok hızlı bir mimar sayısı artışı var. Kalite kontrol nasıl yapılır? Eğitimin kalitesi nasıl artırılır? Onu bilemiyorum. Hemen hemen her üniversitede mimarlık fakültelerinin açılmasını doğru bulmuyorum. Eğitici olmadığı için, eğitim kadrosu olmadığı doğru değil. Bir de mimarlık eğitimi bambaşka. Yani her yerde de mimarlık eğitimi olmuyor. Ülkenin genel bir eğitim sorunu zaten var. Mimarlık da özellikle var.”

BÖLGENİN İKLİMİNE ÖZGÜ

Uygur, ödül aldıkları Diyarbakır Yenişehir Belediye Binası hakkında ise şunları paylaştı: “Bir kere yapı genel biçimlenmesiyle, kullanılan malzemeler, yöreye ve iklime özgü bir mimari tutumumuz olması ve meclis salonunun sanırım daha farklı bir yorumlanışı ile ilgili öne çıktı. Ama temel olarak belki iklime uygun bir yapının yapılması daha önemli diye düşünüyorum.  Hem yörenin kimliğini hem de iklimin gereği olan bir yapı ortaya çıktı. Mesela orada bir hayat var. İçeride bir iç avlusu var. Diyarbakır çok sıcak bir bölge. O sıcak bölgenin mekânsal karşılığı var.”

Öte yandan, Özgür Girişken 16. Ulusal Mimarlık Ödülleri Sergisi’nin 1 Şubat’a kadar açık olduğunu belirterek, tüm Gazianteplileri sergiyi görmeye davet etti.